Hz. Hatice’nin “iki kefene sarılması” hurafesi

Son dönemde sosyal medyada özellikle WhatsApp guruplarında dini mevzular sık sık paylaşılıyor. Maalesef din adamlarının filtrelerinden geçmeyen ve hiçbir tür bağlayıcılığı olmayan paylaşımlar arasına gerçeklerin içerisinde hurafeler ve uyduma bazı şeyler de girmekte. Birçoğumuzun bu hadiseleri güvenilir kaynaklardan araştırmaya zamanı ve imkânı da yok.   Hadicetü’l-Kübra (Hz. Hatice radıallahu anha)’nın vefatı dönemine ilişkin şöyle bir

HADİCETÜ’L-KÜBRA (Hz. Hatice radıallahu anha)

Hz. Hadice; güzelliği, malı, aklı, iffeti, hayâsı ve edebi ile Arabistan’da büyük şöhreti olan bir hanımefendi idi. Bu sebeple, her taraftan kendisine talip olan ve rağbet eden pek çok kimse vardı. Fakat gördüğü bir rüya gereği, o hiç kimseye iltifat etmemişti. Gerçekleşen rüya Rüyasında, gökten ay inip koynuna girmiş, ayın nuru, koltuğundan çıkıp, bütün âlemi

UBÂDE BİN SÂMİT

Akabe bî’atlerinde kavminin temsilcisi olan sahâbî: UBÂDE BİN SÂMİT Resûlullah efendimiz hicretten sonra Medîne’de, Yahûdîlerle antlaşma yapmışlardı. Buna göre Yahûdîler, Müslümanlara saldırmıyacaklar, onların düşmanlarına yardım etmiyeceklerdi! Buna rağmen, Yahûdîler sözlerinde durmadılar ve Müslüman kanı dökmekten çekinmediler. Medîneli Yahûdîler, üç kabîle hâlinde yaşıyorlardı. Kureyzâ, Nâdir ve Kaynukaoğulları. En cesûrları, Kaynuka Yahûdîleriydi. Pek sağlam bir kalede oturuyorlardı.

Abbas bin Ubade (Ra’diya Allâh’u ânh)

Biz Resulullahı koruyanların arasında bu­lunmaz da, ona bir zarar gelecek olursa, ar­tık Rabbimiz katında ileri süre bileceğimiz hiçbir mazeret yoktur. Hicretten önceydi. Peygamberimiz, İslamiyeti yayması ve oradaki Müslüman­lara öğretmesi için Sahabelerden Mus’ab bin Umeyr’i (r.a.) Medine’ye gönder­mişti. Hz. Mus’ab iyi konuşan, meselesini insanları kırmadan rahatça anlatabi­len bir kabileyete sahipti. Zaten Resulullah onu bunun için böyle